RAMAZAN BAYRAMI
(ORUÇLUNUN İKİ SEVİNCİNDEN İLKİ…)
05/07/2016 tarihi itibariyle bir ramazan bayramını daha idrak etmiş olmaktayız. Ailemize, milletimize ve tüm İslam âlemine hayırlar ve huzurlar getirmesini Cenab-ı Hakk’tan niyaz ediyorum.
Âlemlere rahmet Hz. Muhammed(s.a.v.) efendimiz şöyle buyurdular: “Oruç tutan için iki sevinç vardır: birisi orucunu tamamladığında yaşayacağı bayram sevincidir. Diğeri de Rabbine kavuştuğu zaman tutuğu oruç ibadetine ait sürpriz mükâfat sevincidir.” (Buhârî, Müslim)
Ramazan bayramı, yukarıda mealini paylaştığım hadis-i şerifte ifade edildiği üzere sadece oruç tutan kullara has olan iki sevinçten ilkidir. Bu sevinç esasen kendisine asla gösteriş ve süm’a bulaşmayan bu itibarla mükâfatça asla dengi bulunmayan azametli bir ibadeti kazasız, kefaretsiz layıkıyla eda etmenin sevincidir. Bu sevinç, cennette “reyyan” diye isimlendirilen ve sadece oruçluların girmesine tahsis edilmiş VIP kapıdan cennete girenlerden olmayı hak edişin sevincidir. Bu sevinç, her bir müslümanın özünde koca bir yılın geriye kalan on bir ayını bir lokomotif gibi istikamet menziline taşıyacak ibadet ve taat kuvvetini vücuda getirmesinin sevincidir. Bu sevinç, her bir oruç tutan kulun birebir bir irade eğitiminden, bir sabır disiplininden, bir cömertlik pratiğinden, bir yardımlaşma ve dayanışma tecrübesinden başarıyla ve alın aklığıyla, yüz açıklığıyla çıkma sevincidir. Bu sevinç, insanın içindeki şeytanı olan nefsini zincirlere vurmayı başarmasının sevincidir. Bu sevinç fıtır sadakasıyla şükrünü eda etmeye çalıştığımız fıtratın; yaratılışın sevincidir. Bu sevinç, mümin kulların ramazan gecelerini analarından doğduğu gün gibi arı ve duru olmalarına vesile olan teravih namazlarıyla ihya etmelerinin sevincidir. Bu sevinç, kerim kitabımızın yeniden indiriliyormuşçasına mukabele geleneğiyle gönüllerimize ayet ayet sure sure içirdiğimizin sevincidir. Bu sevinç bin aydan daha hayırlı olan bir geceye yeniden rast gelmemizin sevincidir. Bu sevinç, farklı bedenlerde yüce dinimiz İslam’ın kardeş kıldığı kullar olarak tek ruh olduğumuzun sevincidir.
Cenab-ı Hakk, oruçlunun diğer sevinci olan Rabbimize kavuştuğumuzda tutuğumuz oruç ibadetine ait sürpriz mükâfat sevincini de yaşamayı bizlere nasip kılsın!
Bayramlar, toplumların bütün fertleriyle yekvücut bir şekilde en kılcal damarlarına kadar ortak sevinçlerini yüreklerinde derinlemesine hissettiği özel günlerdir. Burada yeri gelmişken ortak sevincin fertler arasında nasıl olması gerektiğini enfes bir benzetmeyle somutlaştıran Hz. Peygamber(s.a.v.)’in “Müslümanların birbirini sevmede, birbirine acımada, birbiriyle yardımlaşıp dayanışmada, bir bedenin uzuvları gibidir. Onlardan biri hastalansa diğerleri ateş ve uykusuzluk ile onun acısına ortak olur.” (Buhari, Müslim) mealindeki hadis-i şerifini hatırlayalım.
Bu hadis-i şerifin muktezasıyla ramazan bayramı, 1,5 milyar müslümanın sevinçte yekpare olduğu özel günlerdir. Bu itibarla bu günlerde müslümanın kalbinde nefsanî sebeplere bağlı dargınlık ve kırgınlığın yeri yoktur. Kin ve nefretin yeri yoktur. Düşmanlık ve husumetin yeri yoktur. Bencillik ve kibrin yeri yoktur.
Ramazan bayramında büyükleri ziyaret edip onların mübarek ellerinden öpüp hayır dualarını alarak her müslümanın kendi büyüklüğünü inşa etmesi vardır. Ramazan bayramında, merhamet olunmamıza vesile olan küçüklerin başını okşamak, onları hediye ve harçlıklarla sevindirerek gelecekteki bayramların büyükleri olmaya taşımak vardır. Ramazan bayramında yetimi, garip gurebayı, fakir fukarayı gözetmek vardır. Ramazan bayramında akrabalık, komşuluk ve dostluk ilişkilerine yeniden ivme kazandırmak vardır. Kısacası Ramazan bayramında sadece ve sadece hayır vardır.
Bir bayram, böyle ise bayramdır. Aksi halde sıradan bir günden ne farkı ola ki o bayramın?
Derviş MAKAS
Yumurtalık İlçe Müftüsü
05/06/2016